Abdülhak Hamit Tarhan Şiirleri-Bir Vaize Bir Mev’ize
Abdülhak Hamit Tarhan Şiirleri-Bir Vaize Bir Mev’ize

Abdülhak Hamit Tarhan Şiirleri-Bir Vaize Bir Mev’ize

Ey beşer çehreli hayvan, heyhât,
İlm ü irfân iledir zevk-i hayât.

Onu hiç kullanamazsan nâdân,
Neye vermiş sana nutku Yezdân?

Yoksa zâtınca hayâtın hükmü.
Ne olur bizce o zâtın hükmü?

Neye geldin bu cihâna, söyle?
Düşünüp durmak için mi böyle?

Kimseye fâiden olmaz şunda.
Ya niçin mâiden olsun bunda?

Maksadın görmedeyim azm-i cinân,
Ya niçin eylemedin terk-i cihan?

Âhirette arıyorsun her ân,
Burada yok mu sanırsın Rahmân?

Nef’-i ukbâyı edersin tafdîl.
Buna mâni’ mi teâvün, tahsil?

Kisb-i dünyâya bulursun tezyif
Sana emr eyledi mi şer’-i şerif?

Vatan ü milleti bilmem dersin,
Ya niçin kendine âdem dersin?

Halk için hubb-i vatan îmândan,
Sence şer’î mi değil hubb-i vatan?

Neye dersin, o diğer ma’nâdır,
Yâni mazmûn-i vatan ukbâdır?

Çünkü hep cennete gönlün meyyâl.
Ne için gaaile-i ehl ü iyâl?

Vatan-ı zâhiri sevmezsin sen,
Ne demek hubb-i mahall ü mesken?

Görürüm hâl ile kaalin medhûf,
Sence ahkâm-ı şerîat meçhul.

Sun’unu eylemiyorsun teslîm,
Bu mudur sence Hüdâ’ya tâ’zîm?

İyi halk ettiği şey ukbâda,
Böyle va’z etmedesin efrada.

Bize hep kahrım ettin izhâr,
Bu mudur rahmet-i Hakk’ı ikrâr?

İyiden hâli ise rûy-i zemin,
Nasıl ettin iyi şey’i tahmin?

Görmesen fark edemezdin kendin.
Onu dünyâda görüp öğrendin.

Öteden gelmediğin pek derkâr.
Ki bunu eyleyemezsin inkâr.

İnanır sözlerine mağbûnlar;
Hakk’a bühtan mı değildir bunlar?

Bir nefes tevbe kılıp abd-i hazin,
Bunca isyânı ede afva karin.

İyi fark etmez isek nîk ü bedi.
Bize eyler mi azâb-î ebedî?

Sözlerin hep o azâba dâir.
Anladık kahr eder, Allah kaadir.

Sözü yok onda olan gufrânın,
Yok mudur mağfireti Rahmân’ın?

Azıcık ma’deletinden bahs et,
lûtf ile merhametinden bahs et.

Olamaz, sen ne kadar haykırsan,
İntikam alması Hakk’ın kuldan.

Aldırır, gelmek için hak yerine,
Birinin sârını diğer birine.

Bil ki hallâk-ı cihân rahmandır.
Her ne halk etmiş ise ihsandır.

Cümle âsârı güzeldir, hoştur;
Âleme boş dediğin pek boştur.

Yalınız âbid olaydı insân,
Görülür müydü cihanda ümrân?

Dediğin yolda gideydi her bâr,
Bulunur muydu bugünkü âsâr?

Âdem etmezse binâ vü i’mâr,
Sen ne kâşâne bulursun, ne mezar.

Bunda her şeyi desem şâyândır.
Yaradan Hakksa, yapan insandır.

Medeniyyet ne, diyorsun, bilmem;
Medeniyyet yaşamaktır, sersem!

Hazret-î Âdem’i fikr et bârî.
Serde var mıydı anın destârı?

Acebâ var mı imiş herkese sor,
Hazret-î Nûh zamânında vapor?

O zaman posteki, yaprak giyerek,
Meyve yoksa mazı, buğday yiyerek:

Gaalibâ olmadığından çok taş,
Ederek dâim ağaçlarla savaş:

Toprak altında bütün meskenler,
Kılarak tekne ve sallarla sefer;

Cezbe-yî cerbezenin müncezibi.
Senden örnekler alan zümre gibi,

Ba’zı âdetleri ya’nî görenek
Nev’-i hayvandan alıp öğrenerek.

Bunda imrâr-ı dem eylerler idi;
Sonunu onlara kim söyler idi?

Bir terakki ile gitmiş her şey;
Ya’ni her âdet ü her söz, her re’y.

Sonra bulmuş bu kemâli âlem,
Eser-î kudret-i nev’-î âdem.

Kim çıkarmış yer içinden ma’den?
Neler olmuş, bak, o ma’denlerden!

Olamazdı dese bir ehl-i vukuf,
Volkan olmazsa maâdin mekşûf.

Meselâ sâikalar Rahmân’ın,
Çâre-yî defi fakat insânın.

Siper-i sâika, seyyâle-i berk.
Hem de keştî-yi havâi bî-fark.

Mahv ü îcâd, eser-î Azze ve Cell.
Şübhe yoktur, gelir emriyle ecel.

Ya, demir yollara var mı diyecek?
Götürür şark ile garba yiyecek.

Gerçi kudretten eder istimdâd,
Kılmış insan dahi çok şey îcâd.

Bunlar etseydi de mâzîde zuhur,
Kayb olup sonra olaydı mezkûr,

işitince ya inanmazdık biz,
Ya onun hepsine derdik mu’ciz!

Bunların cümlesi el an meşhûd,
Cümlesi tecrübelerden mevcûd.

Eser-î gayret-i âdemdir hep
Servet ü rahat ü ikbâle sebeb.

Sen de islâma dilersen hizmet,
Sa’y ile gayret ü ikdâm öğret.

Halka bildirme bu dünyâyı kerîh,
İlm ile ma’rifet eyle tenbîh.

Sence matlûb değilse râhat,
Bize çektirme azâb ü zahmet.

Düşünüp ömrümüzün gaayetini
Nefsinin istememek râhatini,

Vatan ü milleti kılmak nisyân.
Kendi beytinde bulunmak mihmân,

Hep ibâdetle geçip rûz ü şebi.
Yine de gayrıdan olmak talebi;

Sence meşrû’ ise bunlar, pek şâz,
Edemez kimse bu emri infâz!

(1881)

Abdülhak Hamit Tarhan Kimdir?

Şiirlerinden Örnekler

Hayd Park’tan Geçerken
Makber
Bir Vaize Bir Mev’ize
Telâkiler
Kürsî-yi İstiğrak
Mâzî Yolcusuna Âti Yolu
Külbe-yi İştiyak
Ölü
Hacle
İstanbul Düşman İstilası Altında İken Çamlıca’da
Validem
Bir Sitare Altında
Bir Sefilenin Hasbihali’nden
Sahra Hoş-Nişinan
Şair-i Azam
Ziyaret

SORU SOR - CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz