Devlet; kamu harcamalarını finanse edebilmek için, istikrarlı gelir kaynaklarına ihtiyaç duyar. Türkiye’de bu kaynakların başında ise, vergiler gelmektedir. Kamu harcamalarının finansmanında son derece önemli bir yer tutan vergiler; Devletin, vatandaşlarından karşılıksız ve cebri olarak aldığı ekonomik değerler bütünüdür. Tanımından da anlaşıldığı üzere, verginin karşılıksız ve cebri olmak üzere iki önemli unsuru bulunmaktadır. Verginin karşılıksız ve cebri olarak alınması, mükellef nezdinde istenmeyen olarak nitelendirilmesine, dolayısıyla mükellefin vergiye karşı direnç göstermesine neden olmaktadır. Hızla globalleşen ve değişen ekonomik koşullar, finansal araçları çok çeşitli ve karmaşık bir hale getirmektedir. Hızlı değişen, karmaşık finansal durum karşısında, vergi gelirlerinin zamanında ve doğru olarak tahsil edilebilmesi için vergilendirmede uzmanlaşma ve denetim zorunlu hale gelmiştir.
Ülkemizde bütçe gelirlerinin yaklaşık olarak %90’nını vergi gelirleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla, bütçe dengesi için, vergi kaybının önüne geçilmesi zaruridir. Bütçe açıkları ile denetimler sonucu tespit edilen matrah farkları üzerinden tarh edilen vergi tutarları arasında bir karşılaştırma yapıldığında vergi denetiminin ne kadar önemli ve gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Aşağıda 2012–2014 yılları arasında yapılan vergi inceleme sonuçları ve bütçe açıkları yer almaktadır.
2012-2014 Yılları Arası Vergi İnceleme Sonuçları ve Bütçe Açığı Kıyaslaması
Yıl | Denetlenen Matrah (TL) | Bulunan Matrah Farkı (TL) | Matrah Farkı Üzerinden Tarh Edilen Vergi(TL) | Toplam Vergi Gelirleri(TL) | Bütçe Açığı(TL) |
2012 | 4.374.024.432 | 541.132.281 | 96.149.542 | 317.218.619.000 | 29.412.000 |
2013 | 1.234.224.622 | 1.080.420.972 | 74.127.558 | 367.517.727.000 | 18.543.000 |
2014 | 2.959.736.235 | 712.101.457 | 50.770.876 | 401.638.956.000 | 22.700.000 |
Kaynak: GİB. 2012-2013-2014 yıllarına ilişkin faaliyet Raporları; Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü 2012 Genel Faaliyet Raporu S.37; Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü 2013 Genel Faaliyet Raporu s.35; “Mehmet Şimşek Maliye Bakanı”, http://uzmanpara.milliyet.com. tr/haber- detay/gundem/2014-yili-butce-acigi-22-7-milyar-tl/11470/
Tabloda görüldüğü üzere 2012, 2013, 2014 yıllarında matrah farkları üzerinden tarh edilen vergi tutarları sırasıyla ilgili yıl bütçe açıklarının 3,25 katına, 4 katına ve 2,23 katına karşılık gelmektedir. Söz konusu yıllara ilişkin denetim oranı ortalamasının %2,30 gibi düşük seviyede olmasına karşın, tespit edilen matrah farkları üzerinden tarh edilen vergiler, bütçe açıklarını kapatabilecek düzeydedir. Buna karşın ülkemizde mükelleflerin %97 si denetlenmemektedir. Denetim oranlarının yüksek olması ile vergi kanunlarına uygun hareket etme arasında kuvvetli ve pozitif yönlü bir ilişki bulunduğunu ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır. Rakıcı araştırmalarında vergi denetiminin artmasının kayıtdışılığı azaltacağı görüşüne varmıştır. Spicer ve Lundsted yüksek gelir gruplarını temel alan çalışmalarında algılanan denetim oranının vergi kaybını azalttığını vurgulamışlardır. Dubin, Wilde ve Graetz yaptıkları çalışmada vergi inceleme oranının vergiye gönüllü uyum üzerindeki etkisini hesaplamaya çalışmışlardır. Vergi inceleme oranındaki düşüsün vergi toplanmasında önemli düzeyde düşüşü getirdiği sonucuna ulaşmışlardır. Allingham ve Sandmo ve Yitzhaki araştırmaları sonucunda mükelleflerin vergi kaçırmadan önce fayda-maliyet analiz yapacağını ve vergi kaçırmanın beklenen faydasının daha fazla olması durumunda, vergi kaçıracağını, bunu önlemede ise, en etkin yolun denetleme faaliyetleri ve uygulanacak cezaların artırılması gerektiğini belirtmişlerdir. Alm, Jakson ve Mckee araştırmalarında denetim oranı ile vergiye gönüllü uyum arasında pozitif yönlü ilişkinin olduğunu ve denetim oranındaki % 10’luk artışın, gönüllü uyumu da %2 oranında arttırdığını ortaya koymuşlardır. Kinsey ve Sheffrin/Triest araştırmalarında vergi denetim oranının mükellefin vergiye uyumu konusundaki davranışına etkisini belirlemek için, anket metoduna başvurmuşlardır. Ulaştıkları anket sonuçlarına bakarak algılanan denetim oranının, mükelleflerin vergiye uyumunu artırdığını, denetim olasılığının artması durumunda vergi kaybının azaldığını ortaya koymuşlardır (Çürük, Tüm, 2011: 6–7).
Dolayısıyla, denetim oranının yüksek olması vergi kayıp, kaçaklarının önlenmesinde önemli faktördür. Ülkemizde bu oran %2-3 gibi çok düşük bir düzeydedir. Uygulamada vergi denetimi/incelemesi beyan işlemlerinin bittiği cari dönemden sonra ve çoğunlukla 5 yıl olan zaman aşım süresi geçmeden yapılmalıdır. Öncelikle ihbarlı mükellefler, zarar beyan edenler, cirosuna göre düşük faaliyet karı beyan edenler, geniş çaplı vadeli satış yapanlar incelemeye alınırlar. Bazen de sektörel (doktorlar, kuyumcular, avukatlar, eczacılar gibi) incelemeler yapılabilmektedir. Kanunda bildirilen süre içerisinde incelenemeyen mükellef beyanları, zaman aşımına uğramakta ve incelemeden düşmektedir. Almanya ve diğer gelişmiş ülkelerde vergi sistemi eğitim, kural ve yasaklar üzerine kurulmuştur.
Almanya’da mükelleflerin yaklaşık yarısı her yıl denetlenmektedir. İşyerlerinde yapılan vergi denetimleri sonucunda vergi kaçakçılığının yapılmış olduğunun tespit edilmesi durumunda çok sert cezalar uygulanmaktadır. Bu durum mükelleflerin vergi kanunlarında belirtilen görev ve sorumluluklarını ileri düzeyde yerine getirmelerini sağlamaktadır. Mükellefler ciro, kâr ve aktif toplamı gibi bazı ölçüler dikkate alınarak büyük, orta, küçük ve en küçük işyerleri olmak üzere sınıflandırılmışlardır. Büyük işletmeler azami 5 yıl içinde tüm dönemler itibariyle incelenmekte; orta işletmelerde inceleme süresi 12 yıla kadar çıkabilmektedir. GV beyannameleri, tarhiyat işlemlerinin üst derecede bir vergi denetmeni tarafından imzalanmasından önce orta derecede bir vergi denetmeni tarafından kontrol edilmek zorundadır (Yurteri, 2011: 226).
Vergiye gönüllü uyum çerçevesinde anlaşılması gereken vergi-mükellef-idare üçgeninde anlaşılmaz çıkarımlar, yoruma açık kurallar, her yasama döneminde çıkarılan “af”lar, zaman zaman çıkarılan torba yasalar yerine altyapısal bir gelişmişlik, uzmanların yer aldığı bir sistem ve cezaların gerekirse hürriyeti bağlayıcı şeklinde olması mükellefin vergiye uyumunu sağlayacaktır. Almanya Vergi Sistemi’nin temel taşlarından oluşan bu durumlar vergi denetiminin etkinliği ile birleştirilmesiyle vergi kaybının önüne geçilebilir.
Kaynakça:
BÜMKO, Yönetim Kapsamındaki İdareler, Sosyal Güvenlik Kurumları ve Mahalli idareler 2013 Yılı Genel Faaliyet Raporu,2014 http://www.bumko.gov.tr/TR,913/genel-faaliyet-raporlari.html, 19.05.2015.
ÇÜRÜK Turgut, TÜM Kayhan (2011), “Denetim Birimi Olarak YMM’lerin Vergi Kaybına Etkisi”, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt:15, Sayı:2, ss.19- 57.
RAKICI Cemil(2011), “Vergi Denetiminin Yapısı ve Denetimin Kayıtdışılığı Önleme Fonksiyonu” ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 7, Sayı 14, 2011
GİB, (2013), Gelir İdaresi Başkanlığı 2012 Faaliyet Raporu.
GİB, (2014), Gelir İdaresi Başkanlığı 2013 Faaliyet Raporu.
GİB, (2015), Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Faaliyet Raporu.
GİB, “Bütçe Verileri”, http://www.gib.gov.tr, 17.06.2014
YURTERİ, İsmail,(2011), “AB ve ABD’deki Vergi Denetimi ve Uygulanış Biçimleri, 1- Almanya” E-Yaklaşım Dergisi, Sayı 226, Ekim.